Hamburg’un 843 milyon dolarlık filarmoni konser salonu, göz alıcı mimari taşlarla dolu olsa da, en ilginç özelliği, merkezi oditoryum, tavan, duvarlar ve korkulukları birbirine bağlayan 10.000 eşsiz akustik panelden oluşan parıltılı bir fildişi mağaraya benzemesidir. Oda neredeyse organik görünüyor. Dalgalı, tek renkli bir mercan resifi gibi… Ancak bu projeyi hayata geçirmek, üst düzey bir teknolojik yetkinlik gerektiriyordu.
Oditoryum – Elbifilharmonie‘deki üç konser salonunun en büyüğü ve parametrik tasarımın bir ürünüdür. Tasarımcıların bir nesnenin formunu geliştirmek için algoritmaları kullandığı bir süreçtir. Algoritmalar, şimdiye kadar köprü, motosiklet parçaları, yazı biçimleri, hatta sandalyeler tasarlamada yardımcı oldu. Elbifilharmonie projesinde algoritmalar, dev bir dalgalı yapının iç içe geçmiş parçaları gibi tasarlanan oditoryumun duvarlarını oluşturan 10,000 alçı elyaf akustik panelin parçalarını üretmek için kullanıldılar.
Tek başına bakıldığında, etki çarpıcıdır. 10.000 panel bir araya geldiğinde, 2150 koltukluk salonu, 1.000 el yapımı cam ampulle aydınlatan, bembeyaz bir deriye kavuşuyor. Ancak bu güzellik, bina tasarımını 13 yıldan fazla bir süre önce başlatan mimarların hedeflerinin bir parçasıydı. Panelleri tasarlamak ve imal etmek için Herzog ve De Meuron’la birlikte çalışmış olan Studio One to One kurucusu Benjamin Koren “Her panelin bir işlevi var” diyor.
10.000 panel bir milyon hücreden oluşuyor ve her bir hücre, deniz kabuğu dokusuna sahip. Dört ila 16 santimetre arasında değişen bu hücreler, oditoryumda ses şekillendirmek üzere tasarlanmıştır. Koren bunu açıklarken, ses dalgaları bir panele çarptığında, pürüzlü yüzey onları emer ya da saçar. Hiçbir iki panel ses dalgalarını aynı şekilde absorbe etmez veya dağıtmaz, ancak hep birlikte oditoryumun tamamında dengeli bir yankı oluşturular. Bu teknik, yüzlerce yıldır kullanılıyor.
10,000 benzersiz akustik panel tasarlamak için Herzog ve De Meuron, salonda en uygun ses haritasını oluşturmak için ünlü akustik ustası Yasuhisa Toyota ile çalıştı. Toyota, odanın geometrisine dayanarak, oditoryumun arka duvarını örten paneller gibi yankıları emmek için daha derin ve daha büyük oluklara ihtiyaç duyacağını düşünüyordu. Reflektörün arkasındaki tavan yüzeyleri ve korkulukların üst kısımları gibi diğer alanlar daha sığ hücreler gerektirir. Bu arada bir yanda da mimarların kendi tercihleri vardı. Akustik gereksinimler ne olursa olsun, yüzey kaplaması oda boyunca tutarlı görünmek zorundaydı ve güzel görünmeliydi.
Koren, bu gereksinimleri parametreler olarak kullanarak, estetik ve akustik özellikleri belirginleştirmek için eşsiz birer şekil ve desene sahip 10,000 panel üreten bir algoritma geliştirdi. “Parametrik tasarımın gücü bu” dedi. “Bunların hepsi tamamlandıktan sonra, oyuna girdim ve hepsi farklı olan ve bu parametrelere dayanan bir milyon hücre yarattı. Algoritma ayarlama sırasında yüzde yüz kontrolüm var ancak başlat tuşuna bastıktan sonra kontrolüm sıfıra iniyor.”